Green IT veya Eko ICT (Bilgi ve İletişim Teknolojileri) kavramı, dijital teknolojinin ekolojik ve sosyal ayak izine çözümler sağlamak için geliştirilmiştir. 5G ve 8K'nın hayatımıza girişiyle, bu konseptin gerçekte neyle ilgili olduğuna daha yakından bakmanın zamanı artık geldi.
Green IT, kullanımı insan faaliyetlerinin çevre üzerindeki zararlı etkilerini azaltan tüm bilgi teknolojilerini (BİT) ifade eder. Ancak bu tanım günümüzde halen eksik kalmakta. “Yeşil bilgi işlem” olarak da bilinen Green IT kavramını iki yolla tanımlayabiliriz:
- Green IT, şirketlerin karbon ayak izlerini, sera gazı emisyonlarını ve enerji tüketimini vb. azaltmalarını sağlayan tüm teknolojileri ifade eder. Bu, IT'nin çevresel etkisini azaltmaya yardımcı olan tüm teknolojiler anlamına gelir.
- Ek olarak, Green IT, ekolojik geçişi başlatmak için hem şirket düzeyinde hem de toplumsal düzeyde benimsenen sosyo-ekonomik ilkeleri kapsar.
Green IT kavramının geçmişten günümüze kadar biçim değiştirmiş birkaç versiyonu mevcuttur.
- Green IT 1.0: Eko-tasarım (Sorumlu Dijital Tasarım veya RDD), enerji tasarrufu, atık yönetimi vb. yoluyla çevreyi korumayı amaçlayan ilkeler.
- Green IT 1.5: Sürdürülebilir Kalkınma Bilgi Sistemi (SDIS) tasarlamak için gereken tüm telekomünikasyon ve ağ hizmetleri anlamına gelir. Remote çalışma süresince çalışanların seyahat süresini azaltmak için belirli dijital araçlar ile Agile çalışma metotları kullanarak, dijital iletişim araçlarıyla hızlı ve etkili iletişim kurma prensiplerine dayanır.
- Green IT 2.0: Sadece kendi sektörlerinin karbon ayak izini iyileştirmek yerine, BİT kullanımını bir adım daha ileri götürerek şirket dışında da çevre dostu bilgi işlem ve iletişim teknolojilerini kullanmak ve metotlarını uygulamak anlamına gelir.
Dijital Karbon Ayak İzi Her Yıl Büyüyor
Dijital faaliyetlerle bağlantılı karbon ayak izinin, dünyadaki toplam emisyonların yaklaşık %4'ünü oluşturduğu tahmin edilmektedir. Bu, yaklaşık 2 gigatonluk CO2'yi temsil etmektedir.
Peki böyle bir rakam nasıl ölçülebilir? Dijital teknoloji, atmosfere ortalama 200.000 Eyfel Kulesi ağırlığına eşdeğer bir karbon kütlesi yaymakta. Tüm bu karbonu tecrit etmek için dünyanın kara yüzeyinin 1/3'ünün ormanlarla kaplanması gerekiyor!
Peki siz ne yapabilirsiniz?
-
IT ekipmanlarınızın ömrünü uzatın
-
Sunucu emisyonlarınızı azaltın
Şirketlerin emisyonlarını azaltmalarının bir başka yolu da bir Bulut hizmet sağlayıcısına geçmektir. Cloud sağlayıcıları, işlemlerini yürütmek için her zaman daha az enerji kullanır.
AWS, Orange ve Microsoft Azure gibi tedarikçiler, büyük ölçüde yardımcı elektrik tüketimine bağlı olan genel giderlerini optimize etmek için insan ve finansal kaynaklara yatırım yapabilir. Örneğin AWS Veri Merkezlerinin elektrik tüketimi, geleneksel şirketlerde on-site olarak bulunan Veri Merkezlerinin tüketiminden üç kat daha düşüktür.
-
Bulut kullanımıyla ilişkili emisyonları azaltın
Aynısı, veri merkezlerinden bilgi işlem gücü (VPS vb. sunucular) kiralamak için de geçerlidir. Bulut sağlayıcıları, belirli sayıda işlemciyi müşterilerinin kullanımına sunarak hizmet sağlar. Hizmet kesintilerini önlemek için işlemci sayısı en yüksek talebe göre tanımlanır. Ağ sistemlerinde olduğu gibi, hesaplama kapasitesinin en bol olduğu zamanlarda kullanılarak “yükü hafifletmek” için harekete geçilmesi, Bulut hizmetinin karbon etkisinin azaltılmasını mümkün kılar.
Ek olarak, bulut sistemlerinizi Fransa'ya taşıyabilirsiniz. Fransız elektriği Avrupa'da en az karbon emisyonuna sahip olan elektrik sistemlerinden birisidir. Örneğin, Amazon’un tüm AWS sunucuları Fransa'ya taşınsaydı, elektriğe bağlı CO2 emisyonları %6.5 oranında düşebilirdi!
Dijital Enerji Tüketimi - İstatistiksel Gerçekler
- 2019'da dünya çapında 2,16 milyar cep telefonu, tablet ve bilgisayar siparişi teslim edildi.
- Küresel olarak, güvenli içme suyuna erişime sahip olan insan sayısından daha fazla insanın cep telefonuna erişimi mevcut.
- 2010 yılında dünya genelinde 297 milyon akıllı telefon satıldı. 2021'de 1,4 milyardan fazla satıldı.
- 1984'teki %8'e kıyasla, 2018'de ABD'deki hanelerin %92'sinde evde bilgisayar vardı. 2018'de tüm hanelerin %78'inin masaüstü veya dizüstü bilgisayarı, %84'ünün akıllı telefonu, %63'ünün tableti ve %85'inin geniş bant internet bağlantısı vardı.
- 2009'da hanelerin %14'ünden fazlası birincil bilgisayarlarını günde 10 saatten fazla kullandı.
- Bilgisayarlar ve ofis ekipmanları, 2012 yılında 253 milyar kWh elektrik tüketti; bu, o yıl ofis binalarının toplam elektrik tüketiminin %24'üne eşitti.
- 2014'te ABD veri merkezleri, toplam elektrik tüketiminin %1,8'i olan 70 milyar kWh elektrik tüketti.
- 2007'de sunucular ve veri merkezleriyle ilişkili en yüksek güç 7 GW idi. Mevcut teknolojiler ve verimli tasarım stratejileri, sunucu enerji kullanımını %25 veya daha fazla azaltabilirken, en iyi yönetim uygulamaları ve sunucuları birleştirme, enerji kullanımını %20 oranında azaltabilir.
- COVID'ye yanıt olarak, birçok ülke telekomünikasyonda bir artış gördü.
- 2020'de COVID sırasında evden çalışma, işle ilgili enerji tüketiminde %13'lük bir azalma ve sera gazı (GHG) emisyonlarında %14'lük bir azalmayla sonuçlandı.
- IT sektörü, küresel sera gazı emisyonlarının %4'ünü oluşturuyor ve bu 2025 yılına kadar iki katına çıkabilir.
Enerji Tüketiminizi Azaltın!
- Tüm ofis ekipmanlarının düşük güç modu olması ve kullanılması durumunda, ofis ekipmanı enerji tüketimi %23 oranında azaltılabilir. Gece tüm masaüstü bilgisayarlar ve yazıcılar kapatılırsa, enerji tüketimi yaklaşık %9 oranında azalacaktır.
- Energy Star sertifikalı bilgisayar sunucuları, standart sunuculardan ortalama %30 daha verimlidir. ABD'deki tüm sunucular Energy Star standartlarını karşılasaydı, 1 milyar dolarlık enerji tasarrufu sağlanacak ve yılda 8,2 milyon metrik ton sera gazı emisyonu önlenecekti.
- Bekleme modundaki cihazlar tarafından tüketilen enerji, konutlarda kullanılan enerji kullanımının %5-10'unu oluşturur. Kullanılmadığı zaman elektronik cihazların fişini çekin veya bir anahtarlı uzatma kablosuna takın ve kapatın. Kullanılmadığı zaman bir bilgisayarı kapatmak, bilgisayar başına yılda 50, 505 kWh ve 415 libre CO2 tasarrufu sağlayabilir.
- Bilgisayarları açık bırakırken bilgisayar monitörlerinin 5-20 dakika hareketsizlikten sonra uyku moduna geçmesini ve masaüstü bilgisayarların 30-60 dakika sonra bekleme moduna geçmesi, enerji tüketimini büyük ölçüde azaltır. Günlük hayatınızda kullandığınız dijital cihazların bekleme modu ayarlarını yapmayı ihmal etmeyin.
Green IT’nin Faydaları Nelerdir?
Çevre etiğine ek olarak, şirketinizde sürdürülebilir yönetimine sahip olmanın ekonomik getirisi de vardır. Bu da Green IT stratejsinii her tür ve her büyüklükteki kuruluş için ilgi çekici hale getirir.
Daha mütevazı bir bütçeye sahip şirketlerin yeşil girişimleri uygulamada zorluk çekmesi doğaldır, sonuçta bir başlangıç yatırımı gereklidir. Ancak yeşilci eylemler gerçekleştirildikçe uzun vadede verimlilik, üretkenlik ve maliyet düşüşündeki kazanımlar oldukça belirginleşmektedir. Uzun vadedeki bu tasarruf, yeni iyileştirmeler için de nakit akışı sağlar.
Bununla birlikte, daha küçük şirketler için bu sürdürülebilir uygulamaları küçük ve mikro ölçekte olsa bile uygulamak, bu kuruluşların süreç içerisindeki gelişimine göre önemli değişiklikler için uygun zemini hazırlar.
Ayrıca, Green IT anlayışına sahip olmak, şirketlere endüstrinin ve toplumun değerlerini anlama yeteneğini gösteren stratejik bir konumlandırma sağlar. “Biz çevreye değer veriyoruz ve çalışma prensiplerimizi Green IT anlayışına göre şekillendiriyoruz” diyebilmek, markaların ve şirketlerin toplumsal açıdan daha pozitif algılanmasını sağlar.
Özetle, Green IT'nin avantajlarından bazıları şunlardır:
- Azaltılmış ve daha akıllı enerji tüketimi
- Gereksiz boşaltarak bulut sistemlerinde artan boş alan
- Yerel sunucularla daha düşük ekipman maliyeti
- Ekipman modernizasyonu ve daha uzun bakım süreleri
- Performans ve üretkenlikte artış
- Markaya, imaja ve itibara katılan değer
Peki Yazılım Konusunda Ne Yapabiliriz?
Çevreci bir yazılımcı, projesinde kullanacağı kodlama dilini seçerken aynı zamanda çevre dostu olma kriterini de göz önünde bulundurabilir. En hızlı çalışan diller, en çevreci yazılım dilleri olarak nitelendirilebilir. 2021 yılında yapılan bir araştırmaya göre, en hızlı ve dolayısıyla en çevreci yazılım dilleri C ve Rust iken, en yavaş diller de Perl ve Python olarak belirlendi.